Marvel’s The Punisher Dizisi Hakkında Düşüncelerim

Daha önce izlediğim film ve dizilerde spoiler vermeyeyim diye çırpındığımı gördüm, artık öyle kasmayacağım. İzleyen kişiler var ise okumayabilir yazdıklarımı, bittiğinde yorumlayabilirler. Marvel’s The Punisher dizisini Özkan sayesinde öğrendim ama bayağı hoşuma gitti. Çok fazla aksiyon sahneleri seven birisi değilim ama bu dizi ciddinin her bir bölümü film tarzında diyebilirim. Böyle dizileri de sabah – akşam Özkan izler, bir de aşırı derece fantastik film tutkunluğu var anlam veremediğim derece hayranlık duyuyor.

Punisher olan süper kahramanımız geçmişte asker ve rütbesi ise yüzbaşı. Bu kahramanımız dizideki asıl ismi Frank Castle olarak geçiyor, adamın acıyı hissetme gibi bir durumu yok, aşırı psikopat bir rol sergiliyor ve gerçekten rolün hakkını veriyor. Bu eleman Afganistan’da buna yanlış emir veren bir yavşakla ters düşüyor, adamın gözünü etkisiz hâle getiriyor. Peki bu çakal durur mu? Frank Castle çok fazla şey biliyor diye bahane üretiyor gidiyor karısını, çoluğunu çocuğunu hep gebertiyor lunaparkta.

Tek gözü görmeyen canavar ise bizim Punisher’in en yakın arkadaşını satın alıyor, ona pis işlerini yaptırıyor ve en yakın arkadaşı herşeyden haberdar olmasına rağmen bizimoğlana hiçbir şey söylemiyor. Onunda yaptığı ayrı  bir karaktersizlik, puştun ismi de Jigsaw şık giyinip öyle karizma karizma ortalıkta gezdiğine bakmayın dümbüğün tekidir.

Daha sonra Afganistan‘da sürekli görev yaptığını dile getiren, sürekli eskileri hatırlayıp ayrı bir hava atmaya çalışan Dinah Madani var. Bunların kökeni aslen İranlıymış, 70’li yıllarda Amerika‘ya kaçıyormuş, ama benim için Amerika herşeyden önce gelir diyor. Ben bu kadının rolünü sevemedim, böyle gözü kara, dizi içerisinde ayrı bir artistlik yapmaya çalışan bir tip.

Bir de Punisher ile ne alakasını çözemediğim Amy Bendix adında şirin mi şirin, güzel mi güzel bir gazeteci kızımız var. Aslında içimden şu an geçen nedir biliyor musunuz? Cinsiyetçilik yaptığımı sanmayın sakın, kesinlikle böyle bir şey yapmam… kadınlar aksiyon film ve dizilerde oynamamalı bence. Başrol oyuncusu adam gaza gelmiş on numara sahnelerle görsel bir şölen hazırlıyor izleyiciye, oradan kadının birisi “yapma, bu sen değilsin, hayır, yazıııkk anneeemmm” diye saçma sapan şeyler söylüyor. Aksiyon sahnelerini izlediğimde en nefret ettiğim şey bir yerden birisi çıkıpta o başrolü durduracak endişesi.

Tavsiye Bağlantı: Bir Başkadır Dizisi Hakkında Düşüncelerim

Her neyse, saçma sapan dizi yorumuma kaldığın yerdem devam ediyorum. Bu bizim Frank Castle, gidip Microchip adında bilgisayar yazılımcısı, üstün zeka, heykır mı heykır, anasının gözü birisiyle tanışıyor. Daha doğrusu bizim heykır buluyor onu, nasıl mı? Yürüyüşünden. Yürüyüş stili Frank Castle benzediğinden dolayı kimlik testi yaptı. Amerikayı komple tarıyor, yüzden dolayı bulamıyor ama yürüyüşünden çat diye tespit ediyor (Burada insan küfür edebilir ama dizi güzel gittiğinden susuyor insan). Her neyse bu Microchip denilen arkadaş ailesine numara çekiyor ve öldüğünü zannediyor ailesi. Bununda sebebi, Frank Castle askerde bir Afganı sorgularken o başta bahsettiğim tek gözü olmayan yavşak var ya? Onun emri ile o Afganı öldürüyorlar, birisi de gizli videoya çekiyor. Bu videoyu da heykır arkadaşımız gerekli yerlere göndermiş, daha sonra o tek göz bundan intikam alacakmış. Hayır da sana ne arkadaş, niye dertsiz başına dert alıyorsun? Adam akıllı bir yere göndermezsen işte böyle başına iş alırsın, bizim buralarda böylesine “heykır olmuşsunda adam olamamışsın” derler.

Punisher bazen psikopat bir şekilde önüne geleni öldürüyor, normal bir şekilde de öldürme değil. Parmaklarıyla adamın gözünü dahi çıkartıyor, 1. sezonun sonunda öldürecek adam kalmıyor ve yeni bir kimlik verip bu arkadaşı bağışlıyorlar. En başta söyleyeceğimi şimdi aklıma geliyor, bu arkadaşı tüm Dünya öldü biliyor. Ölü olmadığını öğrendikten sonrada direkt olarak terörist ilan ediyorlar.